Dünya Turizm Forumu İstanbul’da Gerçekleştirildi
4-6 Şubat 2016 tarihleri arasında İstanbul Lütfü Kırdar Kongre Salonunda T.C Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen, T.C Kültür ve Turizm Bakanı Sn Mahir Ünal’ın açılış konuşmalarını T.C Cumhurbaşkanı Sn Recep Tayyip Erdoğan’ın ise kapanış konuşmalarını yaptığı Dünya Turizm Forumu’nda Investment Holding of Knowledge (İHK Holding) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Korkmaz konuşmacı olarak yer aldı.
İHK Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Korkmaz teröre karşı bütün turizmcileri el birliği ile mücadele etmeye davet ederken Türkiye ve Rusya arasındaki siyasi gerginliğin aslında ekonomik nedenlere dayandığını açıkladı.”
World Tourism Forum – Konuşma
Sayın Bakanım,
Bu toplantıyı onurlandıran değerli Bakanlar,
Turizm Sektörünün Değerli Yöneticileri,
Sayın Basın Mensupları,
Saygıdeğer Katılımcılar,
Üç gün boyunca sektörü mercek altına alıp, birbirimizin deneyimlerinden faydalanarak dünya turizmini geliştirmeyi hedefliyoruz.
Dünyanın terör ile mücadele ettiği bu dönemde, böylesine geniş katılımlı bir organizasyonun çok kıymetli olduğuna inanıyorum.
Bu organizasyonu gerçekleştiren ve emeği gecen tüm arkadaslarımı cani gönülden kutluyorum.
Bütün dünya, turizmin karşısındaki terör tehdidine karşı kenetlemeli ve birlikte mücadele etmelidir. Terör , New York ta da, Londra dada, Madrid de de Paris te de , İstanbul’da da olsa ayni tepkiyi vermeli ve tek ses olmalıyız.
Çünkü, terör küresel bir problemdir, turizm de küresel bir çözümdür.
Değerli Katılımcılar,
Rusya ile Türkiye arasındaki mevcut durumu ve pazarlara olan etkisini konuşmak için karşınızdayım.
Aramızda 20’den fazla farklı ülkeden 1000’e yakın misafirimiz var.
Bu konu, Türkiye ile ilgili bir gündem olarak görünse de; aslında küresel bir gündemdir.
Bu nedenle ben; ülkeler arasındaki siyasi gelişmeler ve bunun turizme olan etkisine farklı bir perspektiften bakmak istiyor ve bunu hepimize örnek oluşturacak bir vaka olarak değerlendirmenizi rica ediyorum.
Malumunuz Türkiye ve Rusya arasındaki ticaret hacmi 31 milyar dolarken bu rakam bugün 21 milyar dolara düşmüştür. Bunun ithalat ihracat dengesine baktığımızda ,yüzde 20’ye yüzde 80 olarak Rusya tarafına avantaj saglamaktadir.
Konjonktürel duruma baktığımızda da mevcut durumun olumsuz olarak devam edeceği görünmektedir.
Pek tabii ki, ülkemize gelen yabancı turistin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan Rus turistlerin yarattığı döviz hacmine bakıldığında sektörümüzde yaklaşık olarak 3 milyar dolarlık bir kayıp söz konusudur. Bu rakam asla küçümsenmemelidir.
***Rusya’ya genç bir iş adamı olarak ilk kez 1994 yılında gittim.
O tarihte, ilk defa Rusya’dan Akdeniz in incisi Antalya’mıza charter seferleri başlarken; geçtiğimiz yıl 3.5 milyon Rus turisti ağırlayan bir Ülkeyiz.
Türkiye, Rus vatandaşlarının tatil yapmak için tercih ettikleri birinci ülkedir.
Ben 16 yıl Rusya’da yaşadım. Bu süre içerisinde bir tanesi küresel olmak üzere 3 tane kriz gördüm. Ancak ilk kriz döneminden bugüne baktığımızda sıcak dönemi atlattığımız andan itibaren iki ülke arasındaki ticaret hacmi ve yatırımlar pozitif yönde artmıştır.
Ve evet, bugün gerçek bir sorun; çözüm bekleyen bir sorun var. Ancak bu da doğru stratejilerle aşılacaktır.
Einstein’ın şahane bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum “Eğer bir sorunu çözmek için bir dakikam olsa bunun 59 saniyesini sorunun gerçek nedenini bulmak için, 1 saniyesini ise çözüm için ayırırdım” diyor.
Bu nedenle, ben de gerçek sorunun ne olduğunu birlikte değerlendirelim istiyorum.
Öncelikle şu tespiti ortaya koymak gerekir:
Rusya’nın kendi iç politikası ve ekonomisinde yaşanan çalkantılar, Rusya ile farklı ülkeler arasındaki uluslararası bir sorunmuş gibi yansıtılmaktadır.
Örneğin, Gürcistan ile baslayan ,Ukrayna ile devam eden , AB ve Türkiye ilişkileri.
Rusya hükümeti, ekonomik anlamda beklenen başarıyı gecen yillara rağmen gösterememiştir.
Son 2 yıldır Rus halkinin alim gucu dusmus İşsizlik artmis ve mutsuzluk endeksi yükselmiştir.
Rusya’nın uyguladığı yayılmacı dış politikası nedeniyle Avrupa Birliği’nin uygulamak zorunda kaldığı ambargo ve Turkiye ye oluşturulan planli gerginlik neticesinde, Putin yönetimi gerçekte Rus halkından ciddi tepkiler almaya başlamistir.
Bu durum karşında Putin yönetimi, uluslararası siyasi ortamı gergin tutarak ,kendi vatandaşları üzerinde algı yönetimi stratejisini uygulamaya calismaktadir.
Türkiye ve Rusya arasında ortaya çıkan siyasi krizin sonucu olarak , Rus turistlerin Türkiye’ye seyahat özgürlüğünü kısıtlayan , orada bulunan Türkiye orijinli tur operatörlerinin ticaretini engelleyen bir durum oluşturmuştur.
Şimdi bu durumun altında yatan gerçek nedenler nedir?
1. Rusya’da 20 milyon işsiz olduğu resmi makamlarca aciklandi. Gercekte bu rakamin 30m nun üzerinde olduğu bilinmekte.
2. Üretim anlamında gerekli hamleler gerçekleşmediği için ekonomide enerji satışından olusan gelirlere bağımlılık devam etmekte.
3. Petrol fiyatlarının düşmesi ,rublenin dolar karşısındaki değer kaybı neticesinde ,Ortalama maaşlar 30-40 bin ruble (1000-1200 $) iken şimdi 350-500 dolar civarına gerilemiştir
Zaten son iki yıldır yoğun bir şekilde yaşanan kriz – bakın hissedilen demiyorum direkt yaşama etkisi olan diyorum-, petrolün 32 dolara inmesi ile adeta zirve yapmıştır.
Eğer kur bugün 3 rakamlı seviyelere çıkarsa Rusya şuan uyguladığı gergin siyasi politikayı değiştirmek zorunda kalacaktır.
Hatırlatmak isterim ki ,Yeltsin yönetimi sırasında rublenin dolar karsısındaki değer kaybi 4 sifirli rakamlara ulaştığında yaşanan bir yönetim değişikli neticesinde Putin iktidara gelmiştir .
Şimdi tüm bunların biz, turizmcilerle ne ilişkisi var! Buna biraz odaklanalım:
Yılda ortalama 3.5- 4 milyon Rus Türkiye’ye seyahat ediyor. Türkiye’ye uygulanan ambargo; doğal olarak Rusya’dan 5-6 milyar dolarlık bir döviz çıkışını engelliyor. Bir Rus vatandaşı ekonomik kriz öncesi bir aylık maaşının üçte ikisi ile tatil yapabilirken, bugün ancak 3 aylık maaşı ile tatil yapabilecek duruma düşmüştür. Yani halkın ekonomik yetersizlikle seyahat edemeyecek olması krizin siyasi değil ekonomik nedenlerden dolayı olusturuldugunun bir başka kanıtıdır.
Bu gerçeği Rus kamuoyundan gizleyebilmek için siyasi gerginlik politikası uygulanmaktadır.
Ama Şimdi bu konuya sadece Rusya- Türkiye ilişkileri olarak bakmak doğru olmaz.
Çünkü turizm, küresel bir sektör. Benzer denklemler hepimizi aynı şekilde etkiliyor olacaktır.
Türkiye’ye seyahat edemeyen bir Rus aile, İspanya’ya, İtalya’ya ya da Yunanistan’a yönelecek dersek yanilmis oluruz. Sevgili yabancı meslektaşlarımız için bir fırsat gibi görünen bu durum karşısında onlarda yine aynı ekonomik zorlanmalar ile karşılaşılacaktır.
Değerli Katılımcılar,
Tabii gerçekte bu çok yönlü durumu, anlattığım bu konularla sınırlamak istemiyorum. Fakat bu forumun konusu turizm olduğu için Rusya’nın yaşadığı ekonomik gerçeği sizinle paylaşmak istedim. Netice olarak yaşanan durum her ne kadar siyasi olarak gözükse de işin gerçeğinde ekonomik yetersizlik yatmaktadır ve siyaset araç olarak kullanılmıştır.
Tüm bu gerçekler göz önüne alındığında, Turizm sektörünün paydaşları olarak Rusya’da oluşan açığı kapatmak için yeni pazar arayışları kaçınılmazdır. Fakat yeni pazarların yanı sıra son 10 yıldır gerçek potansiyelini kullanamadığımız mevcut pazarlarla olan stratejimizi gözden geçirmeli ve ilişkilerimizin sürdürülebilir devamlılığını oluşturacak yöntemler izlemeliyiz.
Yakın tarihte İrlanda Dublin de RDS holiday Show turizm Fuarındaydım. İrlanda 4.5 milyon nüfuslu bir ülke ve her vatandaşı yılda minimum iki kez seyahat ediyor. Nüfusun yarısı ise minimum 4-6 kez seyahat ediyor. Bunların hepsinden daha önemli bir veri 420.000 lisanslı golf oyuncusu var. Bu potansiyelin çok iyi değerlendirilmesi lazım. Mevcut Pazar analizimizi yaptığımızda bunun gibi birçok potansiyelin olduğu ülkeler karşımıza çıkacaktır.
WEF (Dünya Ekonomik Forumu) tarafından hazırlanan “Seyahat ve Turizm Rekabet Gücü 2015 Yılı Raporu”nda ülkemiz rekabetçilik endeksinde kültürel değerlerle 16. Sırada bulunuyor. Bu nedenle yeni Pazar arayışlarında kültür turizmine yönelmek ekstra önem taşıyor. Saglik ve spor Turizmi mutlaka desteklenmeli ve geliştirilmelidir , avrupanin en genc Turistik tesislerine sahip olan ülkemiz ayni zamanda en donanimli hastanelerine sahiptir.
Bir diğer önemli konu da; Turizmdeki ihracat ve ithalat dengesidir. Sektor en düşük ithalat girdisine sahiptir. Her ne kadar ülkemizde resmi olarak ihracatçı statüsüne kabul edilmemiş olsak da biz turizmciler fiilen bunu sağlayan sektörün mensupları olmaktan ayrica gurur duyuyoruz .
Yılda 35 milyar doların üzerinde döviz geliri sağlayan turizm sektörünün ihracat yapan sektör olarak sayılması ve ihracat teşvikleri modeline benzeyen bir yapıda desteklenmesi kaçınılmazdır.
Dünyanın altıncı büyük ziyaretçi sayısına sahip olan ancak gelir sırasında 12. sırada yer alan ülkemiz ancak marka değerini yükselterek rekabetçiliği artırabilir.
Turizm gelirinin artırılması hedefinde bu yönelimi göz önüne almanın yeni pazarlar oluşturmada büyük önemi var. Halen Avrupa ve Amerika dünya turizmi için en önemli pazarlar konumunda. Oysa yeni ekonomik ve siyasi gelişmeler ile en çok seyahat eden ülkeler Hindistan ve Çin olmuştur.
Ayrıca, her coğrafya için özel pazar fırsatları mevcuttur.
Örneğin bugün siyasi ilişkilerde iyileşme kaydettiğimiz İsrail pazarının geri kazanılması mevcut duruma önemli bir katkı sağlayacaktır.
Burada yer alan yabancı ülkelerin turizm temsilcileri için belirtmem gerekir ki ;Türk turistler sizler için büyük bir potansiyeldir. 2015 yılında Türk vatandaşları yaklaşık olarak 9 milyon kez değişik nedenlerle yurt disina seyahat etmiştir. Dünya turizmi açısından 80 milyon nufüslü ülkemiz değerlendirilmesi gereken bir potansiyeldir. Bu seyahatlerin arttırılabilmesi için uygulanan vize engellerinin kaldırılması gerekir. Böyle bir durumda karşılıklı kültür alışverişi imkanı da artacaktır.
Unutmamak gerek ki, bir ülkenin en önemli barış elçileri aslında o ülkeye ziyarete gelen turistlerdir.
Ben konuşmamı bana her zaman ilham veren Rus yazar Anton Çehov’un değerli sözü ile tamamlamak istiyorum:
“Hayata geçirmediğiniz sürece bilginin hiçbir kıymeti yoktur”.
Teşekkür ederim.
TERÖR ULUSLARARASI BİR SORUN İSE TURİZM DE KÜRESEL BİR ÇÖZÜMDÜR
İHK Holding Başkanı İbrahim Halil Korkmaz teröre karşı bütün turizmcileri el birliği ile mücadele etmeye davet ederken Türkiye ve Rusya arasındaki siyasi gerginliğin aslında ekonomik nedenlere dayandığını açıkladı.
4-6 Şubat 2016 tarihleri arasında T.C Cumhurbaşkanlığı himayelerinde İstanbul’da düzenlenen World Tourism Forumda (Dünya Turizm Forumu) İHK Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Korkmaz, yaptığı konuşmada, bütün dünyanın, turizmin karşısındaki terör tehdidine karşı mücadele etmesi gerektiğini ve terör saldırısı New York’ta, Londra’da, Madrid’te, Paris’te ya da Istanbul’da gerçekleşse ayni tepkiyi vermeli ve tek ses olmamız gerektiğini vurguladı.
“İşin gerçeğinde ekonomik yetersizlik yatmaktadır ve siyaset araç olarak kullanılmıştır.”
Türkiye ve Rusya arasındaki ticaret hacmi 31 milyar dolarken bu rakam bugün 21 milyar dolara düşmüştür. Türkiye, Rus vatandaşlarının tatil yapmak için tercih ettikleri birinci ülkedir. Ülkemize gelen yabancı turistin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan Rus turistlerin yarattığı döviz hacmine bakıldığında sektörümüzde yaklaşık olarak 3 milyar dolarlık bir kayıp söz konusudur. Konuşmasında turizm sektörünün Türk-Rus ilişkilerinin mevcut durumundan nasıl etkilendiğini analiz eden Korkmaz sorunun yalnızca siyasi değil ekonomik nedenlerden kaynaklandığını ifade ederek “Son 2 yıldır Rus halkının alım gücünün düştüğüne, işsizliğinin arttığına ve mutsuzluk endeksinin yükseldi. Rus hükümeti suni düşmanlar yaratarak kamuoyunun dikkatini ekonomik gerçeklerden dağıtmaya çalışıyor” dedi.
Sırasıyla Gürcistan, Ukrayna, Avrupa Birliği ve Türkiye’ye karşı oluşturulan planlı gerginlik neticesinde Putin yönetiminin artık Rus halkından ciddi tepkiler almaya başladığını ifade eden Korkmaz “Rusya’nın kendi vatandaşları üzerinde uyguladığı algı yönetimi stratejisinin siyasi bir oyun olup özünde ekonomik yetersizlik yatmaktadır”
“Marka değerini yükselterek rekabetçiliği artırmalıyız.”
Korkmaz, söz konusu krizin atlatılacağını fakat kriz yönetimi sürecinde turizmde yeni Pazar arayışlarına yönelmek gerektiğine ilişkin görüşlerini ise şöyle özetledi:
“Rusya’da oluşan açığı kapatmak için yeni pazar arayışları kaçınılmazdır. Fakat yeni pazarların yanı sıra son 10 yıldır gerçek potansiyelini kullanamadığımız mevcut pazarlarla olan stratejimizi gözden geçirmeli ve ilişkilerimizin sürdürülebilir devamlılığını oluşturacak yöntemler izlemeliyiz. Dünyanın altıncı büyük ziyaretçi sayısına sahip olan ancak gelir sırasında 12. sırada yer alan ülkemiz ancak marka değerini yükselterek rekabetçiliği artırabilir. Turizm gelirinin artırılması hedefinde bu yönelimi göz önüne almanın yeni pazarlar oluşturmada büyük önemi var. Halen Avrupa ve Amerika dünya turizmi için en önemli pazarlar konumunda. Oysa yeni ekonomik ve siyasi gelişmeler ile en çok seyahat eden ülkeler Hindistan ve Çin olmuştur. Ayrıca, her coğrafya için özel pazar fırsatları mevcuttur. Örneğin bugün siyasi ilişkilerde iyileşme kaydettiğimiz İsrail pazarının geri kazanılması mevcut duruma önemli bir katkı sağlayacaktır.”
“Turizm sektörü en düşük ithalat girdisine sahiptir.”
Turizmdeki ihracat ve ithalat dengesine dikkat çeken Korkmaz “Sektör en düşük ithalat girdisine sahiptir. Her ne kadar ülkemizde resmi olarak ihracatçı statüsüne kabul edilmemiş olsak da biz turizmciler fiilen bunu sağlayan sektörün mensupları olmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Yılda 35 milyar doların üzerinde döviz geliri sağlayan turizm sektörünün ihracat yapan sektör olarak sayılması ve ihracat teşvikleri modeline benzeyen bir yapıda desteklenmesi kaçınılmazdır” dedi.